Yeni doğan bebek nasıl giyinmeli?

Özellikle yeni doğan bebek kıyafetlerinin teri emen ve cildin nefes almasını sağlayan kumaşlardan yapıldığına dikkat edilmelidir. İlk aylarda iç giyim için tulumları tercih edebilirsiniz; çorap, eldiven ve şapka giyilmelidir. Bebeklerin elleri ve ayakları genellikle üşür, bu nedenle üşüdüklerini görmek için göğüslerini veya sırtlarını kontrol edin. Bebekler yetişkinlerden bir kat daha fazla giyebilir. Bebeği uyurken örtmeye özen gösterilmelidir. Giysileri yenidoğanın hareketini kısıtlamamalıdır. Bir bebeği kundaklamak bebeğin nefes almasını engelleyebilir ve kalça eklemini geliştirebilir. Emzirirken tutmayı kolaylaştırmak için bebeğin kolları gevşek bir şekilde sarılabilir. Bebeğinizle her temastan önce ellerinizin temiz olduğundan emin olun. Ayrıca çocuk giyim seçiminde; Çocuğu giydirirken onu rahatsız etmemesine, rahat olmasına ve altını değiştiren kişinin rahat etmesine özen gösterilmelidir.yeni doğan bebek giydirme, bebek kıyafeti, bebek kıyafeti yazımı

Dikkat Edilmesi Gerekenler

Kıyafet alırken çocuğun yaşını değil kilosunu esas almalısınız.

Giysi satın almadan önce lütfen ürün kullanım talimatlarını okuyun. Yıkanması ve kuruması zor olabilecek giysiler tercih edilmemelidir.

Kolay temizlenebilir giysiler tercih edilmelidir. Tüm giysiler bebeğinizin cildine dokunmadan önce yıkanmalıdır. Bebeğin hassas cildi ve pH değeri göz önünde bulundurularak hassas ciltler için programlarda özel hazırlanmış bebek deterjanları ve yumuşatıcılar ile yıkanmalı; Ağır kimyasal deterjanlar ve ağartıcılar kullanmayın. Bebek kıyafetleri diğer aile bireyleri ile karıştırılmadan yıkanmalıdır.

Çocuğunuzun hareketlerini kısıtlayacak giysiler tercih edilmemelidir. Satın alınan çocuk kıyafetleri her zaman esnek olmalı ve çocuğun hareketlerinin yapısına uygun olmalıdır. Dar giysiler almamaya özen gösterilmelidir.

Boyundan ayağa kadar fermuarlı veya düğmeli olanlar tercih edilmelidir. Bebek bezleri sık sık değişeceği için alt kısmı kolay açılabilir olmalıdır. Geniş yaka, başınızın üzerinden kolayca geçmesini sağlar.

Pansuman sırasında, bebeğin henüz kendi organlarını başarılı bir şekilde kontrol etmeyi başaramadığı ve gerekli uzuvları dikkatlice hareket ettirmeniz gerektiği unutulmamalıdır. Aynı zamanda çocuğu sıkıştırmamaya, ters hareketler yapmamaya, uzuvları doğal akışına göre giydirmemeye özen gösterilmelidir.

Bir bebeği giydirirken, kıyafetleri başınızın üzerine hızlı bir şekilde geçirmeniz gerekir. Soyunurken, önce ayaklarınızı ve ellerinizi çıkarın, ardından elbisenizin boyu boyunca toplayın ve arkadan öne doğru çekin.

Bebeğinizle giyinirken konuşmak onu rahatlatacak ve henüz konuşamıyor olsa bile kelime dağarcığını artıracaktır. Bir süre sonra bebek bu sürece alışacak ve kıyafet değiştirmek eskisinden daha rahat olacaktır.

Giysilerin üzerindeki düğme, cırt cırt veya fermuarların çocuğun önüne geçmemesine dikkat edin. Yeterince sağlam görünmeyen veya çok fazla düğmesi olan giysiler tercih edilmemeli ve kullanılıyorsa düğmelerin çıkarılıp yutulmaması için yeterince sağlam olmasına dikkat edilmelidir.

Seçilen kıyafette tüy olmamalıdır. Kürk giysiler hem çocuğun ağzına girmesi açısından hem de tahriş edici hassas ciltler açısından çok zararlı olabilir. Buna göre kucağında çocuğu olan bir anne de kıyafet seçerken buna dikkat etmelidir.

Çok kalın bebek kıyafetleri satın almayı tercih etmemelisiniz. Bunun yerine çocuğunuzu kat kat giydirmek onu soğuktan daha iyi korumanıza yardımcı olacaktır.

Çalışan Kadınların Sorunları

Günümüzün kadını aile sorumluluğunu eşleri ile birlikte ortaklaşa paylaşmakta ve yapmaktadırlar artık. Çalışan kadınların oranı her geçen gün biraz daha artmaktadır. Bu günümüzde bütün dünyada aynı durumdadır. Çünkü ekonomik sorunlar, kariyer sahipliği, bir iş sahibi olmak, yeni kişilerle tanışmak için kadınlarımız artık çalışmaya başlamıştır. Çalışan kadınların sorunları her gün tartışılan bir konu olup, çoğu kişi çalışan kadının iyi bir ev kadını olamayacağı fikrini savunur. Fakat bu fikirde olanların savundukları tezler yanlıştır.çalışan kadın sorunu, kadınların sorunları nelerdir, çalışan kadınlar hangi sorunlar ile uğraşır

Bayanlar planlı bir çalışma ile her iki işi bir arada götürmeyi becerirler. Önemli olan bu meseleyi düzgün bir biçimde ayarlayabilmektedir. Yapılan istatistiklere göre bir çocuklu çalışan anne, çalışmayan ev hanımları ile kıyasla ev işlerinde haftada 32 saat, iki çocuklu bir anne 29 saat, üç çocuklu bir anne ise 28 saat ek ekonomi yapmaktadır. Bu da gösteriyor ki, çalışan kadın ister istemez zaman planlamasını yapmaktadır.

Elbette ki çalışan kadının ev problemi çalışmayanlara oranla daha farklıdır. Çünkü iki işi bir arada yürütmek, iki karpuzu bir koltuğa sığdırmak zorunlulukları vardır. Pekâlâ nedir bunun yolu? Her şeyden önce bir düzenli bir şekilde işleyebilecek bir program yapmak ve bunu tam anlamıyla uygulayabilmektir.

Çalışan kadının en büyük problemleri arasında ilk sırayı alışveriş gelmektedir. Bayanlar özellikle alışveriş için boş zamanlarında halletmesini bilmeli, bir takım ihtiyaçlarını aylık veya haftalık almalıdır. Bu şekilde davranılması halinde hem zaman kaybını önler, hem de yemek derdini önemli bir şekilde halleder.

İkinci sırayı ise günlük rutin olarak yaptıkları işlerdir. Örneğin evden çıkmadan yatakları toplamak, çocukların kahvaltısını hazırlamak, elbiselerini giydirmek, bulaşıkları yıkamak gelmektedir. Çünkü akşam yorgun argın işyerinden dönüldüğü zaman, dağınık bir mutfak, toplanmamış yatak bulmak kadar sinir edici bir şey olamaz elbette.

Bebek Çaylarının Faydaları ile Zararları

Son zamanlarda bebeklerin gaz sancılarını giderebilmek için rahat ve uzun süreli uyumasını sağlamak için ebeveynler anason, rezene, papatya gibi çeşitli bitki çaylarını bebeklerine içirmeye başlamış. Özellikle bilinen çok ünlü bebek maması üreticileri de bebekler için bitki çayları veya gece çayı adını verdikleri çaylar üretmektedirler. Peki, bu çaylar bebekler için ne kadar faydalı olabilir, yan etkisi var mı veya nasıl kullanılır bu soruların yanıtını yazımızda bulabilirsiniz.bebek çayları, bebek çaylarının faydaları, bebek çaylarının zararları

Bebek çayı kaç aylıkken bebeklerde kullanılır?

Öncelikle de bir bebeğe 6 ay süresince anne sütü dışında hiç bir ek besin vermememiz gerektiğini unutmayınız. Eğer ki, bebeğinizi anne sütü almıyorsa o zaman da 4. ayına kadar sadece formül mamalarla beslenmeli daha sonra ek gıdalara doktor kontrol ve tavsiyesinde geçilmesi gerekir. O zaman bu kurala göre yola çıkacak olursak da anne sütü alan bebeklere 6. aydan sonra mama ile beslenen bebeklerde ise 4. aydan itibaren bebek çayı verilebilirsiniz.

Bebek çayı neden veya ne zaman verilmeli?

Bebek çayını illaki her bebeğe verme gibi bir zorunluluk yoktur. Fakat son zamanlarda anneler arasında yayılan bebeği rahatlatıyor algısı bebek çayı modası oluşturmuş durumdadır. Bebek çayı çoğunlukla uyku sorunu yaşayan kolik ağlama ile gaz sancısı olan bebeklerde rahatlatıcı olması açısından kullanılmaktadır. Ancak bize sorarsanız bu bitki çayları en son çare olarak başvurulmalıdır. Bebeğiniz gaz sancısı çekiyorsa ve bu sırada emziriyorsanız kendi yediklerinize dikkat etmeli gaz yapan gıdalardan uzak durmanız gerekmektedir. Sigara, alkol ile gazlı içecekler asla tüketmeyiniz.

Bebek çaylarının yan etkileri var mı?

Bebek çaylarının herhangi bir yan etkisi tespit edilmemekle beraber bebeğinizin için herhangi bir fayda sağladığı da bilinmemektedir. Pek çok firma rant amaçlı bebek çayı üretimine girmiş durumda ve bu sebeple bu tür çaylar kullanmayı düşünen ailelere çok dikkat etmesini önermekteyiz. Yan etkisi yok ancak sürekli olarak bitki çaylarına devam etmek bebeğin gelişimini bağışıklık sistemini olumsuz etkileyebilmektedir. Bu sebeple çok çok zorunlu olmadıkça bu çayları kullanmamanızı tavsiye etmekteyiz.

Çocuklara Özgüven Kazandırmak Önemli?

Bir ebeveyn ve eğitimci olarak sosyal geleceğimiz olan çocukların herkes gibi kendine güvenen bireyler olmasına önem veriyorum.

Bunun için; Derslerimde öğrencilerime, çocuğa başarı duygusunu tanıtmanın değerli, sevilen ve kendisi gibi kabul edildiğini ve diğer çocuklarla eşit olduğunu hissettirmemiz gerektiğini de paylaşıyorum.çocuk ve özgüven, çocuklarda özgüven kazanımı, çocuklar nasıl özgüvenli olur

Toplum olarak geçmişte çocukların fikirlerini ifade etmelerine izin vermedik, çocuğun ne anladığı – hangi tutum yanlıştı mantığıyla çocukları yetiştirdik. Çocuğun bir birey olduğunu, duygularına, düşüncelerine ve kararlarına saygı duyulması gerektiğini, çocuğun gelişimi, değeri ve psikolojisi hakkında duyarlılık yaratmamız gerektiğini ve bugünlerde başka bir sorunla karşı karşıya olduğumuzu vurgulayalım.

Bu sorun günümüz çocuklarında, özellikle yüksek gelirli ve eğitimli ailelerin çocuklarında daha yaygındır. Aileler kendinden emin yetiştirmeyi şımarık çocuklarla yetiştirmeye başladılar. Kendine güvenen çocuk kural değil, sınır tanımayan ve sorumluluk almayan çocuk.

Çocuğun ailesini yönettiği ve onun yerine ailenin çocuğun tüm sorumluluklarını üstlendiği bir ortamda kendine güvenen bir çocuk yetiştirmeyi planladığımızda hata yapacağız. Çocuğun istediği şeyi yapma ve sınır tanıma yeteneği onu kendine güvenmez. Bugün ergenlere baktığımda bu yanlış tavrın yansımalarını üzüntüyle görüyorum.

Farklı ortamlardaki gençlere dışarıdan bir gözlemci olarak baktığımda, her eylemi düşünmeden rahatlıkla yapabilen, karşı tarafın konumunu düşünmeden her kelimeyi söyleyebilen ve her konuda kendini doğru gören gençleri sıklıkla görüyorum. Sanırım son zamanlarda sınıfta bir grup gencin öğretmenlerine yönelik eylemlerini kimse görmedi.

Ne büyük bir özgüven !!!

Ancak zeka ile birleşmeyen ve ahlakla yoğrulmayan özgüven, güvensizlik kadar zararlıdır. Yani, zemini verelim, ama çocuklarımıza sosyal kuralları öğretelim. Sevelim ama aynı zamanda insanlara saygı duymayı da öğretelim. Haklarını ihlal etmeyelim, ama başkalarının haklarını ihlal etmeyelim.

Lütfen şımarıklık ve saygısızlığı özgüvenle karıştırmayın …

Süper Ebeveyn Sendromu

Çocuklar ebeveynlerinin “Süper” veya “Mükemmel” olmasını istemezler. Çocuklar ebeveynleriyle birlikte olmak, onlarla zaman geçirmek istiyor.

Ancak ebeveynler, “Süper Ebeveynler” olduklarını fark etmeden kendilerini ve çocuklarını belaya sokuyorlar.süper ebeveyn, süper anne baba sendromu, süper baba sendromu

Peki “Süper Ebeveynlik” nedir?

Mükemmel olmaya çalışan ebeveynler her şeyin zamanında olmasını ve eksikliklerinin olmasını istemektedir.

Çocuklarını sık sık uyarıyorlar

Bu uyarılar genellikle çocukların yapamayacaklarına odaklanır, ancak çocukların yapabilecekleri genellikle ihmal edilir.

Çocuk, toplumda her zaman olumlu ve onaylanmış davranışlar olan yüksek notlar almakla eleştirilir.

Ebeveynler kendileri veya çocuk için dinlenme ve eğlence gibi zaman geçirmeyi tercih etmezler. Bu zamanlar onlar için gereksiz zaman.

Çocuğun oyuna önemsiz bir zaman ayırdığını söyleyerek “Hadi, artık oynama, her zaman oyun oynuyorsun, bu oyundan ne anlıyorsun ‘’.

Çocuklar genç yaşta kurstan kursa alınır, ancak genellikle bu ders seçiminde çocuğun fikri veya yeteneği dikkate alınmaz.

Ebeveynler çocuklarına çocukluklarında yapmak istediklerini yapmalarını sağlayarak geçmişi telafi etmeye çalışırlar.

Çocuk sürekli olarak kardeşi, sınıf arkadaşı veya yaşının diğer çocukları ile karşılaştırılır. “Neden çocuk yapıyorsunuz?

Çocuğun daha az başarılı olduğu durumlarda, çocuğun motivasyonu “Size çok şey sunuyoruz, neden hala istediğimiz kadar başarılı değilsiniz” gibi kelimelerle kırılabilir.

Süper ebeveynler genellikle “Biz” dilini kullanırlar çünkü çocukları hakkında konuşurken başarılarını kendi başlarına görürler. “Matematik sınavından 100 puan aldık” gibi ifadelerle, çocuğun başarısında da pay sahibi olurlar.

Çocuğun başarısında payı olan süper ebeveynler, çocuk daha az başarılı olduğunda veya başarısız olduğunda bu başarısızlığa sahip değildir.

Süper ebeveynler genellikle bu mükemmeliyetçilik duygularından endişe duyarlar. Mevcut kaygıları da bazı fiziksel rahatsızlıklara neden olabilir.

Genellikle baş ağrıları vardır ve uyku ve yeme sorunları yaşayabilirler.

Çocuklar, bu psikolojik ve fiziksel sorunları doğrudan çocuklarına yansıttıkları için benzer endişe ve sıkıntılar yaşayabilirler.

Süper ebeveynlerin çocukları sınav sonuçlarını ebeveynlerine anlatmakta zorlanırlar. Sınıfın yüksek notunu aldıklarında sorun yoktur, ebeveynleri mutludurlar, ancak daha düşük notlarda ebeveynlerinden “En yüksek notu kim aldı, neden bu notu aldınız” gibi sorulara maruz kalıyorlar.

Süper ebeveynler de çocuklarının arkadaşlığına müdahale ediyor. Arkadaşlarını çocukları adına seçerler. “Bu çocukla arkadaş olmanı istemiyorum, diğer çocuğun lise başarısı var, piyano derslerine gidiyor, İngilizce de iyi, onunla arkadaş olmanı istiyorum” diyerek arkadaşlık ilişkilerini yönlendiriyorlar.

Yaşamları, dostluk ilişkileri, ders notları, ilgi alanları ve hobileri ebeveynleri tarafından belirlenen çocuklar endişeli, çekingen ve mükemmeliyetçi çocuklar haline gelir. Hayatlarını ebeveynlerini mutlu etmeye odaklıyorlar. Onların mutluluğu, tercihleri ve seçimleri her zaman ikincil plandadır.

Çocukların gelişimi ve eğitimi söz konusu olduğunda, mükemmelliğe değil, mümkün olana odaklandığınızda, siz ve çocuğunuz daha mutlu olacaksınız…

Çocuklarda Çoklu Zeka Nedir?

Birden fazla zeka, zekanın doğumdan düzenli ve sabit bir seviyede çıktığı ve aynı seviyede kaldığı klasik zeka görüşüne karşıdır. Buna göre, çoklu zeka ‘çok yönlü zeka’ anlamına da gelir. Başka bir deyişle, zekanın birden fazla yönü vardır ve bilişsel gelişim annenin rahminden başlar, hayatın her aşamasında devam eder, ancak özellikle erken çocukluk döneminde hızlanır ve ayrıca birçok faktörden etkilenerek değişir ve gelişir.çocuklarda zeka gelişimi, çocuklarda çoklu zeka

Her çocuğun gelişimi belirli evrensel adımlardan oluşmasına rağmen, bu adımlar bazı bireysel farklılıkları gösterir. Her çocuk aynı aşamalardan geçer, ancak bu geçiş her çocuk için benzersizdir, çocuk gibi benzersiz ve benzersizdir. Bu durumda, çocuğun bilişsel gelişiminin ve zekasının benzersiz ve özel olduğunu düşünebiliriz. Başka bir deyişle, okula erken başlayan iki çocuktan yazmayı öğrenen çocuk diğerinden daha zekidir, bilişsel gelişimi diğerinden daha ileridir. Bugün, okullardaki klasik eğitim sistemi ağırlıklı olarak matematik ve dil zekasını dikkate almaktadır, ancak bir çocuğun matematik başarısı düşük olduğunda, müzik veya resimden daha üstün olabilir. Bu durum çoklu zekayı desteklemektedir.

Çok yönlü zeka kendi içinde 8 çeşittir. Bunlar:

Doğa zekası

Dilsel zeka

-Görsel zeka

Matematik zekası

Fiziksel (hareket tabanlı) zeka

-Müzik zekası

– Sosyal zeka

Kişinin öz-yönelimli zekası

Özellikleri

Doğa İstihbaratı: Bu çocuklar gezi, gözlem ve araştırmayı sever ve hayvanlara ve toprağa, bitki yetiştirmeye, ona önem vermeye ve büyümeye meraklıdır. Çevreye duyarlı ve çevreye duyarlı bu çocuklar hava ve iklim olaylarına da özel önem verebilirler.

Dilsel Zeka: Bu tür çocukların kelime dağarcığı geniştir. Bir kitabın kendilerine erken yaşlardan itibaren okunmasını istiyorlar. Hikaye anlatmaktan, masallardan, şakalardan, olaylardan, günlük deneyimlerden hoşlanırlar. Kelime oyunları ve bulmacalar yapmaktan hoşlanırlar. Bu ve benzeri özelliklere sahip çocukların dilsel zekayı geliştirdiklerini söyleyebiliriz.

Görsel İstihbarat: Geliştirilmiş görsel zekaya sahip çocuklar, bulmacalar ve labirentler gibi somut ve görsel etkinliklere katılmaktan mutluluk duyarlar. Akranlarına ve gelişim düzeyine göre çizgileri, çizimleri ve resimleri özenli ve güzel. Okuldaki dersler slayt gösterileri, film gösterileri gibi görsel unsurlarla güçlendirildiğinde, görsel zekaya sahip çocuklar için kullanılan bu yöntem, bu yöntem nedeniyle daha kolay ve daha anlaşılır olacak, okul başarısı artacak ve çocuk özgüven ve başarı duygusu geliştirmek.

Mantıksal-Matematiksel Zeka: Bu çocuklar matematik, sayılar ve sembollerle ilgilidir. Bir makalenin / makinenin nasıl çalıştığını, iç ekipmanının nasıl çalıştığını merak ediyor ve sık sık merakını gidermek için birçok soru soruyor. Satranç ve dama gibi stratejik ve düşündürücü oyunlar oynamaya istekli olabilirler.

Bedensel Zeka: Bu tür çocuklar hareket etmeyi, koşmayı, zıplamayı zıplamayı, mimik oyunları sever. Taklit becerileri geliştirilebilir. Manipülatif beceriler gerektiren sökme-takma, sökme-yeniden takma işlerinde yeteneklidirler.

Müzik Zekası: Bu çocuklar sese karşı hassastır. Güzel bir sesi olabilir, şarkı söylemeye can atıyorlar. Söylemenin yanı sıra, müzik aleti çalmaya heveslidirler. Okuldaki koro veya benzeri etkinliklere katılmaya isteklidirler.

Sosyal İstihbarat: Gelişmiş sosyal zekaya sahip çocuklar genellikle arkadaş grubunda popülerdir. Sosyal etkinliklere katılmayı, sosyalleşmeyi, yeni insanlarla / arkadaşlarla tanışmayı severler. Genelde yüksek empati becerisine sahip olan bu çocuklar başkalarına önem verirler ve onlar için endişelenebilirler.

Kendine Yönelik Zeka: Bu çocuklar daha bağımsız ve komutalıdır. İlgi alanları ve merakları hakkında fazla bilgi vermek istemeyebilirler. Tam ve aşırı oldukları için duygularını, düşüncelerini ve duygularını söylemeyi tercih ederler. Oyunu kendi başlarına oynayabilen ve grup çalışması yerine bireysel çalışmayı tercih edebilen çocuklar.

Karakteristik özelliklerinden bahsedilen zeka türlerine bakıldığında, hepsinin birbirinden farklı olduğu görülür. Her çocuğun farklı algısı, anlayışı, yaklaşan olayları, problem çözme becerileri ve üslubu olduğu açıktır. Aynı yönde, her çocuğun öğrenme stili de farklı olacaktır. Önemli olan çocuğun bireyselliğini tanımak ve özelliklerinin farkında olarak yaklaşılmasıdır. Bu şekilde, çocuk uygun öğrenmenin tadını çıkararak başarılı olacaktır.

Hamileliğin 13.Haftasında Bebek Gelişimi

Öncelikle hamileliğin 13. haftasında bebeğin durumu:

Hamilelikte 13.haftada bebeğiniz yaklaşık 7 cm ve 28 gram, şeftali büyüklüğünde olmasının dışında kafası boуunun yarısı büyüklüğünde o yüzdеn dışarıdan bakıldığında bіr uzaylıya benziyоr. Doğum yaptığınızda kafası vücudunun 4/3’ü büyüklüğünde olacak. İçеridе başka neler oluyor? Bacak ve kollarındaki kemikler оluşmaya başlıyоr ve bağırsakları göbek kordondan çıkıp karnında oluşmаyа başlıyor ve ѕeѕ tellerі de yapım halinde. Bilinçsizce ellerini vе ayaklarını oуnattığından baş pаrmаğını ağzına götürebilir. Bu son derece normaldir.hamileliğin 13.haftası, hamilelikte bebek gelişimi, anne karnında bebek gelişimi

Hamilelik Takvimi ( Hamilelikte 13.Hafta )

Hamilelikte 13.haftada bebeğinizin kоlları vе bacakları uzuyor vе kas kontrolü gelіşіyor.  Şimdiye kadar bebeğinizin gözleri kаfаsının iki yanındaydı аrtık gözleri bіrbіrіne yaklaşıyor; çok yakında olması gereken yerde olacaktır. Parmakları aуrılmış durumdа ve heрsi аynı uzunlukta, ayak bileği eklemleri de olgunlaşmakta.

Hamilelikte hafta hafta bebeğin gelişimi;

Bu dönemde bеbеğinizin bağırsağı da daha hareketlі artık, bebeğіn pankreaѕı insülin üretmekte, pankrеas, dоğum sonrasında bebeğin şeker seviyesini аyаrlаmаktа ki temel orgаnı olacak. Bebeğiniz beyni de gelişmekte: sol vе sağ hemisferleri birbirleriуle bağlantıya geçmekte.

Hamilelikte 13.Hafta ( Hamilelik Takvimi )

Bu dönemde Anne adayının yanı sizin durumunuz:

Artık hamileliğiniz belli oluyor. Bebeğinizin hızlı gelişiminden ve rahminizin büyümesinden dolayı kаrnınız az dа olsa çıkmış durumda. Yine de karnınız çok büyük değil ve hamile kıyafеtlеrinе ihtiyacınız olmayabіlіr. Ancak dаhа bol kıyafetler gіyme vaktiniz geldi.

Vücudunun аlt kısımlarında bazı değişiklikler var: Bunlardan bir tanesi; lеukorrhеa isimli inсe hafif kokulu sütümsü vаjinаl akıntı. Bu sizin doğum kanalınızı enfeksiyondаn korur ve vаjinаnızdаki bakterileri sağlıklı orаndа tutar. Akıntı ilerleyen haftalarda artabilir endişeye gerek yok bu akıntı zararsızdır, bu yüzden yanınızda bolсa ped bulundurmanızda büyük yarar olacaktır.

Hafta hafta hamilelik ( Hamilelikte 13.Hafta)

Hamilelikte demir sorunu:

Genellikle 12. haftanın ѕonunda doktorunuz folik asіt kullаnımını artık keѕecek ve size kan yaрıcı dеmir preparatları başlayacaktır. Demir, düzenli beslenmesіne rağmen anne adayının %100 dışarıdan alması gereken tek besin kaуnağıdır. Anne adayı ne kadar demіr içeren beѕinler yese de (demir еn çok kırmızı ette bulunur) artan kan hacmi ve bebeğinin ihtiyaçları yüzündеn artmış günlük demir ihtiуacını karşılayamaz. Bu yüzden demir tüketimine önem vermek gerekecektir.

Doğum Korkusu ve Hamilelik Sırasındaki Ağrılar

Doğumdan korkmak,üstünde önemle durulan bir konudur.Korkunun ana kaynağının kendini koruma ve savunmak düşüncesi olduğu ileri sorulur.Doğum sancıları başlayınca birçok gebe kadın bağırır ve imdat ister.Bu bağırış sadece sancıların verdiği acı yüzünden değildir.Çocuğun veya kendisinin ölebileceğini düşünmek ve biran önce kurtulmak için yardım ellerinin kendisine uzanmasını istemektir.doğum korkusu, hamilelik korkusu, hamilelik ağrısı

Özellikle ilk doğum yapanlarda telaş ve korkuya daha çok rastlanır.Anne bu sırada bağırdıkça etrafında daha fazla ilgi yarattığını ve sancıyı daha kolaylıkla geçiştireceğini sanır.Halbuki kendilerini bu şekilde lüzumsuz olarak yoranlar,doğumun son anlarında kendilerinde yeterince kuvveti bulamazlar.Etrafındakileri de korku ve telaş içinde bırakmaları ortalıkta bir felaket havası yaratır.Oysaki çok kez normal seyreden ağrılardan sonra,normal bir doğum meydana çıkar.Lüzumsuz telaş ve korku yüzünden gerek anne ve gerekse ailesi halsiz duruma düşer.Korku şöyle sıralanır:

Doğuma tam şekilde hazırlıklı bulunmamak.
Doğumun seyri hakkında yeteri kadar bilgiye sahip olmamak.
Kendisini emniyette hissetmemek.
Bu bakımdan gebelik sırasında kontrol muayenelerini yaptırıp gebeliğin norma seyrettiğine ve doğum sancıları başladağı zaman emniyetli ellerin yardımı ile doğum yapılacağına inanan bir kimsede doğum korkusu azalır.Doğumdan korkmak ve fazla heyecanlanmak doğumun seyri üzerinde kötü etkiler yaratır.Sancılar başlayınca sabırlı ve telaşsız olmak hem anne adayına,hem de ebe veya doktora büyük yardımlar sağlar.Doğumun seyrince olacakları evvelden bilmek,gerekirse doktorun yardımı ile hiç ağrısız doğum yapabileceğine inanmak,kendini emniyet içinde hissetmek,korku hissinden kurtulmanın belli başlı çareleridir.

DOĞUMDAN korkmak,üstünde önemle durulan bir konudur.Korkunun ana kaynağının kendini koruma ve savunmak düşüncesi olduğu ileri sorulur.Doğum sancıları başlayınca birçok gebe kadın bağırır ve imdat ister.Bu bağırış sadece sancıların verdiği acı yüzünden değildir.Çocuğun veya kendisinin ölebileceğini düşünmek ve biran önce kurtulmak için yardım ellerinin kendisine uzanmasını istemektir.

Özellikle ilk doğum yapanlarda telaş ve korkuya daha çok rastlanır.Anne bu sırada bağırdıkça etrafında daha fazla ilgi yarattığını ve sancıyı daha kolaylıkla geçiştireceğini sanır.Halbuki kendilerini bu şekilde lüzumsuz olarak yoranlar,doğumun son anlarında kendilerinde yeterince kuvveti bulamazlar.Etrafındakileri de korku ve telaş içinde bırakmaları ortalıkta bir felaket havası yaratır.Oysaki çok kez normal seyreden ağrılardan sonra,normal bir doğum meydana çıkar.Lüzumsuz telaş ve korku yüzünden gerek anne ve gerekse ailesi halsiz duruma düşer.Korku şöyle sıralanır:

Doğuma tam şekilde hazırlıklı bulunmamak.
Doğumun seyri hakkında yeteri kadar bilgiye sahip olmamak.
Kendisini emniyette hissetmemek.
Bu bakımdan gebelik sırasında kontrol muayenelerini yaptırıp gebeliğin norma seyrettiğine ve doğum sancıları başladağı zaman emniyetli ellerin yardımı ile doğum yapılacağına inanan bir kimsede doğum korkusu azalır.Doğumdan korkmak ve fazla heyecanlanmak doğumun seyri üzerinde kötü etkiler yaratır.Sancılar başlayınca sabırlı ve telaşsız olmak hem anne adayına,hem de ebe veya doktora büyük yardımlar sağlar.Doğumun seyrince olacakları evvelden bilmek,gerekirse doktorun yardımı ile hiç ağrısız doğum yapabileceğine inanmak,kendini emniyet içinde hissetmek,korku hissinden kurtulmanın belli başlı çareleridir.

Pedagog Ücretleri Hakkında Bilmeniz Gerekenler

Çocuk gelişimi, eğitimi ve kişisel gelişimi için aileler hep ne yapacaklarını düşünür durular. Bu konuda ise en iyi katkıyı ise pedagoglar anne ve babalara sağlamaktadır. Ancak günümüzde hala pedagogların çocuk psikolojisini inceleyen ve bu alanda hizmet veren bir bilim dalı olduğu görüşü ve fikri yer almaktadır. Sizde çocuk gelişimi için uzman tarafından destek alırsanız çocuklarınızın gereksiz davranışlarını kontrol altına alabilir ve onların gelişimlerine büyük katkı sağlayabilirsiniz. Çocuklarımızı gelişen teknolojiden uzak tutmak elbette ki ne mümkün ne doğru olur. Ancak çocuklarımızın gelişimi olumsuz yönde etkileyen teknolojinin yan etkileri ile de baş etmek gerekiyor. Bu konuda ise imdada pedagog ücretleri hakkında yetişmekte ve çocuk gelişimi –  yetiştirilmesi konusunda anne ve babalara önemli katkılar sunmaktadırlar.pedagog ücretleri, pedagog ücretleri ne kadar, pedagog ücreti istanbul

Pedagog Hakkında Bilgi Almak Çocuk Gelişimi İçin Önemli

Ailelerin çocukları için uzman pedagog desteği alarak çocuklarının kişisel davranışlarını kontrol altına almayı başarabilirler. Mutlaka her anne ve baba çocuklarını telefon, tablet, bilgisayara ve televizyondan uzak tutması gerektiğini bilmektedir. Ancak internetin ve teknolojinin hızla büyüdüğü dünyada çocukları bunlardan uzak tutmak hem haksızlık hem de imkânsızdır. Gelişen teknoloji ile de pedagog ücretleri hakkında bilgi alarak çocuklarınızın daha iyi bir gelişim sağlaması sağlanabilir. Bu konuda ailelerin kafasında olan fiyatların altında olduğu araştırma yapıldığında görülecektir. Sizde uzman pedagog ile çocuklarınızın gelişimine katkı sağlayabilirsiniz

İstanbul Çocuk Terapisi

Çocuklarımız ,canlarımız, kanlarımız. Dünya kendi ekseni etrafında nasıl dönüyorsa ebeveyn olarak tüm anne babalarda çocuklarının ekseni etrafındalar deyim yerindeyse. Ufacık bir gülücükleriyle mutlu olup, düşüp bir ağlasa mutsuz olup kaygılanan yapılardayız. Yani çocuk deyince akan sular duruyor. Çocuk büyütmek yetiştirmek kuşkusuz çok önemli konular. Hele hele bir takım güçlüklerle karşı karşıya olan çocuksa. Zamane çocukları şimdilerde her yaşın sendromunu karşılıyorlar ve hem yaşayıp hem yaşatıyorlar. Peki bu sendromlar neler? Sosyal ilişkilerde uzaklaşma, üzüntü, depresyon, aşırı sinirlilik, ısırma, vurma, ruh değişiklikleri, uyku-yeme bozuklukları gibi. İstanbul çocuk terapisi bu konuda size yardımcı olmakta ve sorunların hızlı çözülmesini sağlamaktadır.çocuk terapisi yapımı, çocuk terapisi yapılması, çocuk terapisi nasıl olmalı

İşte davranışlarda ya da duygularda güçlükler yaşayanlara yardımcı olabilmek adına uygulanan bir takım teknik ve metotlar vardır ki bu ebeveyn olarak yeterli gelmez. Bir uzman doktor yardımıyla bu sıkıntılar giderilebilir. Terapi normalde başlı başına kaoslu bir konu. Sorunu bulmak ve sonrasında sebepleri araştırmak. Sonraki aşama ise tedavi yani problemlerin giderilmesi.

Bir çocuğu konuşturmak çok zordur. Onun iç dünyasına inecek bir konu ya da nesne her neyse bulunmalı ki bir iletişime geçilebilsin. Coşkuları, korkuları, sırları gibi. Bir çocuk terapisti sıcakkanlı, sabırlı ve destekleyici olan kişidir. İlk amaç her zaman güven ilişkisini kurmaktır. Böylelikle çocuk rahatlayacaktır. Çocuğa yaklaşım ve sorulan sorular çocuğun gelişim aşamasına göre son derece açık ve basite indirgenmiş olmalıdır. Çocuk terapisinde olmazsa olmaz konu ebeveyn ile birlikte olan görüşmelerdir. Özellikle ayrılan çiftlerde sıkça rastlanan çocuk psikolojileri terapi ihtiyacı görmektedir.

Sorunlarla başa çıkmaya uğraşan bir çocuğun aldığı çocuk terapisi sonrasında duygusal desteklerinin arttığı ve problemlerine çözüm üretebildikleri görülmüştür. İstanbul çocuk terapisi çocukların sıkıntı yaşadıkları, yaşamlarına bir es verdikleri anlarda tam merkezde olmaktan, izlenecek yolu tüm profesyonelliği ile sonuca ulaştırmaktan, desteklemekten, iç iletişimi sağlamaktan büyük mutluluk duymaktadır.